Tuesday, September 26, 2006

BueNoS NoCHeS

Buenos Noches :)) Merak edersen diye söylüyorum.. İspanyolca iyi akşamlar demek.. Biraz hava atayım dedim :)
Bugün anlatacak ilginç bir olayım var.. Tabi benim için öyle.. Ama her zaman ki gibi anlatmaya sırayla başlayacağım.. Yani bu sabahtan..
Sahura kalktığımda bu sefer T. Dedem gelmedi.. Nedenini bilmiyorum ama sanırım o sahurunu kendisi yapmış.. Ben de annem ve kardeşimle beraber sahurumu yaptım.. Ne kadar su içtiğimi artık bugün yazmayacağım.. Ve bütün sahur hapşırıp durdum.. Artık ne dokunduysa bilemiyorum.. Ve tabi ki iki saat uyku bence değerli olduğu için yattım.. Neyse işte garip garip rüyalar gördükten sonra okula gitmek için kalktım ve.. Yine okula gittiğimde (9 ay boyunca böyle devam edecek ne yazık ki ) İlknur hoca yoklamayı almak üzere sınıfa girmişti.. İlk dersimiz Kimya'ydı.. Kimya hocası sınıfa girince süründüğü parfümden midir? Nedendir bilmiyorum ama yine hapşırmaya başladım :) Kimya dersinde anlatabilceğim herhangi bir olay olmadı.. Sadece Hande acaba Matematik mi alsam İngilizce mi diye sorup duruyordu.. Ben de istediğini alabilceğini ama belki matematiğin onun işine daha çok yarayabilceğini kararı ne olursa olsun hiç bir sorumluluğu üzerime almadığımı söyledim.. İrem'de benim gibi düşünüyordu ya da ben onun gibi :) İkinci dersimiz ingilizce olduğu için sınıfta öyle oturdum.. Ve Hande İlknur hocayla konuştuktan sonra İngilizce dersi almaya karar verdi.. Yurt dışında tıp okumak isteyen öğrencileri kabul etmek için eğer Matematik almamışlarsa Fizik dersi o açığı kapattığı için Fiziği Matematik yerine kabul edebiliyorlarmış bu yüzden Hande'de Matematiği yapamayacağından endişelendiği için İngilizce'yi seçti.. İngilizce dersinde İrem'le ben boş boş otururken.. İngilizce alanlar 10I'ın sınıfına gittiler.. 12A'daki Fatıma'da bizim yanımıza gelip oturdu.. Kendisi Hindistanlı ama türkçesi iyi yine de çoğunlukla ingilizce anlaşıyoruz.. Onunla burçlardan bahsettik.. Astrolojiyle ilgili bir çok kitap okumuş.. Anlattıklarından ben de çok etkilendim onun için astrolojiyle ilgili bir kitap okumaya karar verdim.. Nasılsa okumayı çok seviyorum.. Deniz hoca onları erken bıraktığı biz de Hande'yle beraber holde dururken.. Widy'nin 10I sınıfının önünde durduğunu gördüm ve çocuğa takıldım (10I sınıfına küçük ve daracık bir holden giriliyor) ve ona buraya gelmesini söyledim.. O da sanki benden korkuyormuş gibi geriye çekildi ben de gülerek bak niye böyle davranıyorsun sanki sana birşey yapacağım diye Widy'nin yanına gittim.. Sonra tekme atmak için ayağımı kaldırdığımda 10I'ın kapalı kapısına baktım (Kapının üzerinde bir cam var oradan bakınca içerisi görülebiliyor ama ne yazık ki benim boyum o cama yetişemiyor :) ).. Widy'e sınıf boş mu diye sorduğumda Widy'den herhangi bir tepki gelmeyince bende kapıyı aralayıp içeri baktım ve Husam'ın (Okulda 12A sınıfından belki de en sevmediğim çocuk) sıradaki çantanın üzerine eğilmiş bir halde gördüm.. Sonra kendi kafamdan herhalde kendi çantasına bakıyordur diye sınıftan hiç ses çıkarmadan geri çıktım.. Ki Husam girdiğimi anlamamıştı bile.. Çünkü arkasına bakmıyordu.. Sonra velhasıl o acı zil sesini duyduk ve Fizik hocamız geldi.. Dersin daha başlarındayken Mr. Mitchell kafasını kapıdan içeri uzatıp.. 10I sınıfı ikinci derste Library'e gitmişken kimsenin o dersin başlarında sınıfa girip girmediğini sordu.. Hande'yle Niloofar Husam'ın sınıfta olduğunu söylediler.. Mr. Mitchell onları yanına çağırdı ve onlara bir sürü sordu.. Hande'nin dediğine göre herşeyi saniyesi saniyesine sormuş.. Meğer sormasının nedeni 10I'daki Fa adlı bir kızın çantasından parası çalınmış.. Derken Fizik dersi sona erdi ve bizim Short Break'imiz başladı.. O sırada Fatıma'dan Lockers'ın kilit ve anahtarlarını Pırıl ablanın dağıttığını öğrendik.. Eh ne zamandır dolap sahibi olmak istiyorduk onun için Short Break bitmeden aşağı Pırıl'ın odasına gittik.. Neyse dolap numarasını verirken panoda bir davetiye gördüm ve merakımdan sorunca davetiyenin Pırıl'a ait olduğunu öğrendim.. Bunun üzerine sorcaktım ki evlendin mi ya da evlenecek misin? Ama soru ağzımdan şu şekilde çıktı.. Pırıl abla evlenecek misin evleniyor musun? O da haliyle gülerek hayır evlendim dedi :) Ben de hayırlı olsun dedim.. Neyse öyle böyle derken bizim de bir dolabımız oldu.. Baktık ki İlknur hoca da Biyoloji dersimiz için sınıfa girmiş.. Konu yine nasıl geldiyse sabahki hırsızlık olayına geldi ve İlknur hoca birşeyler söylerken Hande ve Niloofar Husam'ı ve Jeff'i ne zaman gördüklerini bir kez daha anlatırken benim aklımda birden bir şimşek çaktı.. Ve sabahleyin Widy'nin kapıda duruşunu Husam'ın eğilmiş bir çantayla uğraştığını hatırladım ve tabi bunu İlknur hocaya anlattım.. Ben bunu anlatınca İrem'le Hande'de bu olayı hatırladılar.. Çünkü onlar da o sırada koridordalardı.. Böylelikle olay tamamen aydınlanmış oldu.. Lakin ben yine de üzüldüm.. Çünkü bu işte Widy'nin parmağı varmış gibime geliyor.. Ve eğer öyleyse eski Widy olan arkadaşımızı hatırlayıp üzüldüm.. Dilerim en kısa zamanda aklı yine başına gelir.. Olay böyle aydınlandıktan sonra İlknur hocaya '' aman hocam bunları bizim söylediklerimizi kimse bilmesin '' dedim.. O da '' yok merak etmeyin kimse bilmez '' dedi.. Bu olay günümüze ve okul hayatımıza birazda renk katmıştı.. Herkes özellikle İrem çok daha iyi gözüküyordu.. Buna sevindim.. Biyolojiden sonra bir boş dersimiz daha vardı.. Onda da öyle oturduk.. Sohbet ettik.. Sonra Matematik dersimiz vardı ve son iki dersimiz boş olduğu için evlerimize dağılmak üzere aşağıya indik.. İrem annesini aradı ve ben de onunla beraber indim sokağın aşağısına.. İrem ben arkadaşımı oruçlu oruçlu yürütür müyüm deyip bana bir jest yaptı :)) Neyse İrem'in annesi gelince beni de eve attıktan sonra onlarda yollarına devam ettiler.. Eve geldiğimde annem evde değildi.. Alışveriş için dışarı çıkmış daha gelmemişti.. Annem geldikten sonra yarın akşam Babaannemler ve Bütün amcamlar babamda geldiği için iftara davetli oldukları için ben de anneme yemek yapmasında yardım ettim.. Mantar doğradım ( ayıptır söylemesi en sevmediğim sebze.. yani yemekler içerisinde bir tek mantarı yemem ve acı patlıcanı ) fasulye ayıkladım felan fistan.. İşlerimi yaparken Kardeşim okuldan geldi.. Ben de yardımımı bitirdikten sonra Biyoloji ve Fizik defterlerimi alıp Grandmam'a gittim.. Bugün yazdıklarımızı okuduktan sonra televizyona baktım.. Gene Hülya Avşar'ın uyuz programına denk geldim.. Dün genç nişanlı bir çift çıkmıştı.. Kız ve oğlan çok tatlılardı.. Neyse Hülya birden dedi ki Cüneyt (saf bebenin adı) ben senin eski kız arkadaşını çıkarım mi çıkarmım mi eğer istemezseniz çıkarmam dedi.. Cüneyt yani saf bebenin yüzünün rengi attı anladığım kadarıyla daha doğrusu yüzünden okuduklarım kadarıyla bu işten hoşlanmamıştı.. Ve kız da hoşlanmamış gibiydi ama o tam tersine tipik bir kız gibi o eski kız arkadaşı da merak ediyordu.. Bu yüzden sorun yok biz ilişkimizin adını koyduk dedi.. Ama saf bebeden ses çıkmıyordu ve bunu kesinlikle istemediği çok belliydi.. Tabi saf bebemiz hangi kız arkadaşının çağrıldığını da bilmiyordu.. Ya da belkide tahmin ettiği için bu kadar endişeleniyordu.. Kendimi saf bebenin yerine koydum.. Eğer dese ki hayır istemiyorum bu sefer nişanlısı dicek ki neden çağırmıyorsun yoksa emin değil misin gibi vır vır çene edecekti çünkü kızın öyle bir havası vardı.. Saf bebe kabul etse bu sefer de bilmiyor ki hangi kız gelecek belkide sorun çıkaracak bir tiptir felan hele bir de nişanlısından güzelse (saf bebenin müthiş mavi gözleri vardı) vay haline.. Ben acaba nolacak diye beklerken dün akşam telefon çaldı ve annem dayımlar geliyor diye beni çağırıyordu.. İçimde burkulan o merak duygularımla eve yollandım.. Nise bugün de o yarışmaya denk gelince.. Bu sefer evli bir çift çıkmıştı.. Hülya yarışmacılar gelince ben de dün olanlardan sonra artık yarışmacı bulamayız sanıyordum demez mi? Tabi ben yine merak ettim ama merak etmek ne çare hiç birşey öğrenemedim.. Ama önemli değildi çünkü kızlardan birtanesinin sorun çıkardığı kesin birşey.. Ya da saf bebe kalpten gitmiştir :) Ama bu yarışmayı sevmiyorum çünkü öyle saçma birşey ki.. Kesin evliliklerin çatırdamasına neden oluyordur.. Bu yarışma çok tutmayacak.. Kısa bir süre sonra ( insanlarımızın bu kadar salak olmadığını umarak) reyting düşüklüğünden dolayı yayından kalkacaktır.. Kalkmalı!! İftara 10 dk kala eve geldim.. Ve orucumu açtım.. Şimdi de sana yazıyorum işte..

Hakan nerelerdesin?? Üç gündür hiç sesin çıkmıyor.. İnşallah iyisindir.. Beni merakta bırakma.. :)
Dün koymaya çalıştığım kelebek buydu işte.. Bilmiyorum neden ama kelebeğin reklerine bayıldım.. Onun için de seninle paylaşmak istedim..
Büyük ihtimalle yarın gelemeyeceğim.. Akşamleyin babam evde olacak ve herkes iftara gelecek..
Şimdilik Güle Güle.. HaSTa LueGo (Görüşmek Üzere)
!!aDioS!!

2 comments:

Anonymous said...

ya zeynep bu acık mavi yazmayıda nerden cıkardın okunmuyo bana kalırsa standart renkler kullan:) dur okiyim mavi yazılarını

Anonymous said...

kelebeklerin ömrü 1 günmüş nedense aklıma bi bu geliyo çok karamsar bi gündeyim okul maceralarından cok senin duygu ve düşünçelerini okumak beni sarıyo her neyse okumaya devam:)